Efendim, asker arkadaşım vasıtası ile Şanlı Urfa'yı ve Urfa'nın güzel insanlarını tanıma fırsatı buldum. Halen de zaman zaman ziyaretine gider, her gittiğimde de "taze" hikayeler dinlerim. İşte bunlardan biri:
Eski ağalardan birinin oğlu, şehirde bir lokanta açmış, tavuk kızartıyor. Hani, o vitrine koyulan kızartma makinaları vardır ya, piliçleri döndere döndere pişirir, işte o türden bir tavuk lokantası. Bir gün, poşulu, şalvarlı bir müşteri, önce dışardan tavuklara şöyle bir bakıyor, sonra ağır ağır içeri giriyor. Şöyle bir içeriyi kolaçan ettikten sonra kafası ile vitrindeki tavukları işaret ederek soruyor:
"Erkek midir, dişi midir?" Yani "mal dişi ise" yemeyecek! Bu soru üzerine dükkân sahibinin tepesi atıyor ve müşterinin sorusuna: "Yemiye mi isdiiysin, yoksa s....mi?" diye karşı bir soruyla(!) cevap veriyor. Bu defa, müşteri bozuluyor; "Ne demek isdiysen sen?" deyince, dükkân sahibi zıvanadan çıkmış bir halde: "Ulan ne demagı var mi? Altı üstü bir tavuk, yiyecek isen ye, yemiyacak isen sittir get pezavak!"
Nitekim, dükkân fazla uzun ömürlü olmamış. Bizim milletin ağzının tadıını bileni "dişi mal" yemez ne de olsa...
...
15 Ekim 2010 Cuma
"Yemiye mi isdiiysin, yoksa...."
Gönderen
Hikayeci: Vecihi Batmaz
zaman:
00:39
Bunu E-postayla Gönder
BlogThis!
X'te paylaş
Facebook'ta Paylaş
Etiketler:
Urfa Hikayeleri
0 yorum:
Yorum Gönder