1 Aralık 2010 Çarşamba

"Benim verdiğim kanun teklifine karşı çıkacak adamın..."

Merhum Rıfat Çığ hocamızdan bir hikaye daha anlatmaya söz vermiştik. O sözümüzü bugün yerine getirelim:


Şimdi anlatacağımız hikaye, merhum Nihat Sezgin'in bizzat şahit olarak anlattığı bir hikayedir. Merhum diyor ki:


"Yaz günleri... Arkadaşım Muzaffer Alicik ve ben bekâr iki delikanlıyız. Hafta sonu, sıcaklardan bunaldık, Zorkun yaylasına çıkalım dedik. O zamanlar, şimdiki Orman İşletmesi Lojmanın bulunduğu tepede, ahşaptan yapılma, yanyana sıralanmış "bekâr odaları" vardı. Burdan bir oda kiraladık. Akşama kadar yedik içtik, gezdik tozduk, derken gecenin bir vakti odamıza geldik. Tam yatacağımız sırada, yan odaya 4-5 kişilik bir gurup geldi. Kafalarının da iyi olduğu belli. Yüksek sesle konuşup şakalaşıyorlar. Sesleri de tanıdık geliyor. Biraz dikkat edince anladım ki, bunlar bizim Rıfat Hoca, Alicik Dede Emmi ve bir kaç öğretmen daha...

Derken sohbetleri döndü dolaştı siyasete geldi. Anlaşılıyor ki, ne iktidardan, ne de muhalefetten memnunlar! Rıfat Hoca, durumu anlayınca, hemen mevzuya girdi. Hemen lâfla Alicik Dede emminin başkanlığında bir parti kurdurdu. Başladılar vilayet vilayet dolaşmaya. Dede emmiyi mitinglerde kürsüye çıkarıyor, konuşturuyor. Halk, Dede emminin nutuklarıyla coşuyor. Ama ne lâflar! Hepsini söyleyen de, söyleten de Rıfat Hoca! Millet pür dikkat kendisini dinliyor, arada bir; "yaşa!" diye de naralanıyorlar! Rıfat Hoca, ekibi tam havaya sokmuş anlayacağınız. Neyse, seçimler oluyor, Alicik Dede emminin partisi büyük bir oy farkıyla seçimleri kazanıyor. Dede emmi, cumhurbaşkanlığı köşküne çağrılıyor. Cumhurbaşkanı, Dede emmiye hükümeti kurma görevini veriyor. Neticede, Dede emmi başbakan olarak meclis kürsüsüne çıkıyor ve diyor ki: "Arkadaşlar! Millete söz verdiğimiz gibi, iktidar olduğumuz bu ilk gün, şu kanun teklifimi derhal reyinize sunuyorum!" diyerek ilk icraatına başlamak istiyor. (Bütün bunları, Dede emminin ağzından Rıfat Hocanın söylediğini hatırlatmaya sanırım gerek yoktur). Dede emminin oylamaya sunduğu bu kanun teklifi karşısında Necati Hoca el kaldırarak söz alıp, bu teklife karşı çıkmasın mı?!..diyor Rıfat Hoca. O ana kadar, olan bitenden mutlu ve olayın havasına kendini kaptırmış olan Dede emmi, bu lâf üzerine havaya sıçrayıp, Necati Hocaya dönerek: "Benim verdiğim kanun teklifine karşı çıkacak adamın anasını, avradını..." diye sövmez mi! Bu defa, Necati Hoca da ayağa kalkıp: "Karşı çıkarsam n'olur ulan!" demez mi! Haydaa!.. Halbuki her ikisinin ağzından konuşan Rıfat Hoca, amma dinleyen kim! Alha verha, bunlar giriyor mu birbirlerine! Kavga büyüyor! Bu arada, aradan Rıfat Hoca'nın sesi geliyor: "Arkadaşlar, çok ayıp oluyor böyle ama, yapmayın, yakışıyor mu şimdi size bu yaptığınız!"


E, gözünü sevdiğim hocam, bilmezsin sanki böyle olacağını... :))


Hepsine Allah rahmet eylesin...

0 yorum:

Yorum Gönder