4 Aralık 2010 Cumartesi

Zor Ali


Zor Ali, Osmaniye'nin mühim adamlarındandır.

Benim kendisini şahsen tanıma şansım olmadı ama onu bilenler, onun ne enteresan bir adam olduğunu iyi bilirler.

Efendim, Zor Ali, Osmaniye ve çevresinde mukîm Ulaşlı aşiretinin önemli ailelerinden Alibekiroğulları ailesine mensup bir zattır.

Ve merhum, her şeyi bilmesi ile tanınan, ileriye dönük ne söylese, o mutlaka çıkan ve her defasında insanları şaşırtan ilginç bir kişiliktir.

Ona dair anlatılan şu hikayeyi buraya nakletsek, ne demek istediğimiz zannederim daha iyi anlaşılacaktır.

O zamanlar, Zorkun yaylasının Dervişpınarı mahallinde bir kahvehane var. Bu kahvehanenin olduğu yerden de Dervişpınarı'na inen yol görünüyor. Yani, Dervişpınarı'a inen herkes, daha yolun başındayken o kahvehaneden görünüyor. İşte kahvehanedekiler de bu durumdan kendilerine bir oyun çıkartırlar ve yolun başından bir adam göründüğünde, hemen kendi aralarında tahmin yapmaya başlarlarmış. Biri dermiş ki, bu gelen Alhanlı'dan, diğeri dermiş ki, hayır, Gebeli'den vb. diyerek iddialaşır ve neticede yol kahvenin önüne kadar geldiğinden, gelen adama; "hemşerim, nerdensin?" diye sorup durumu açıklığa kavuşturur ve böylece kendilerince eğlenirlermiş.


İşte bir gün bu Zor Ali de bu kahvehanede otururken, gene birisi yolun başında görünüyor. Millet de başlıyor tahmin yapmaya. Zor Ali de kafayı kaldırıp bir bakıyo ve ardından "Aha vallaha adam yellendi!" diyor. Kahvehanedekiler de bunun üzerine: "Bre Ali dayı, hepisini anladık da, bunca uzaklıktan adamın yellendiğini de nasıl duydunkine!.." diyerek, "atmanın da bu kadarı olmaz" mealinde sözler ediyorlar. Bunun üzerine Zor Ali de, kendinden gayet emin bir şekilde; "Birazdan nasıl olsa o adam burada olacak, inanmazsanız gelince sorun!" diyor. Neticede, adam kahvenin önüne doğru yaklaşırken, kahvehanedekilerden biri dayanamıyor ve ayağa kalkarak gelen adama soruyor: "Emmoğlu, kusura bakmazsan sana bir şey soracağık. Şindi burada hepimiz erkâğık (erkeğiz), yabancı yok, demin gelirkene sen böyle böyle bir şey yapdın mı, yapmadın mı?" diyor. Adam biraz şaşkın, biraz da utanarak: "He, yaptıyıdım öyle bir şey, amma kim duymuş kine?!.." deyince: "Temam emmoğlu temam, öylesine sorduyduk..." diyerek adamı savdıkları gibi gözlerini Zor Ali'ye çevirip: "Ee, Ali dayı Allahın seversen söyle, nasıl bildin?!.." diyerek meraklı gözlerle Ali dayının vereceği cevabı bekliyorlar. Zor Ali bunlara şöyle bir bakıyor ve: "Ulan serseriler, heç mi gafanız çalışmıyo sizin! İllaki sesini mi duymak gerek oğlum! Yolda yürürken yellenen adam, bir duyan oldu mu, diyerek mutlaka ki dönüp arkasına bir bakar! Bu adam da, yolda yürüyüp dururkene birden dönüp arkasına bakınca, o işi yaptığını anladım. İşte hepisi bu, ne var bunu bilmeyecek!"


Ah Ali dayım ah! Nerde şimdi senin gibi adamlar... Şimdikiler, bırak gözleriyle gördüklerini, kulaklarıyla duyduklarının bile ne olduğunu tdahi ahlil etmekten aciz değiller mi?!..

0 yorum:

Yorum Gönder