28 Ekim 2014 Salı

Eskilerden bir rüşvet hikayesi


Efendim, demeye gerek yok; bu rüşvet işi ile alakalı geçmişimiz çok eski tarihlere kadar gider. Aslına bakarsanız, bu iş bir toplum hastalığıdır ve sadece bizim milletimize de mahsus değildir. Bu iş, aynı zamanda hemen hemen diğer bütün milletlere de tebelleş olmuş, insanlığın en eski bir musibetidir de... 

Şurası da muhakkak ki, bu pis iş, mahiyeti gereği gizli saklı yürüdüğünden, alandan da verenden de zekâ ve maharet talep eder. Şeytanî işlere biraz daha fazla yatkın olduğumuzdan mıdır nedir, bizim halk literatürümüzde de bu fena işe dair bir çok hikaye mevcuttur. 

Fakat işin daha da garibi, bu hikayelerden bir çoğunun adına o zamanlar "Kadı" denen mahkemelerinin hüküm vericileri ile ilgili olmasıdır. İşte bunlardan biri de aşağıya aldığımız böyle bir kadı hikayesidir. Göreli bakalım kadı efendi bu defa işi hesabına kitabına nasıl uydurmuş. 

Hadi buyurun, iyi okumalar:

5 Ağustos 2014 Salı

Galiçya Hatıraları


Bugün size bir-iki yıl önce okuduğum güzel bir kitaptan aklımda kalmış güzel bir hikayeyi nakletmeye çalışacağım. O kitap İş Bankası Yayınlarından çıkmış bir anı-hatıra kitabıydı ve tarihimizde meşhur Galiçya seferi olarak anılan, Osmanlı-Alman ittifakının bir gereği olarak 1916 yılında Ruslara karşı Polonya-Rusya arasında bulunan Galiçya bölgesine tarafımızca gerçekleştirilen bir askeri seferdi.

Anıların sahibi, o cephede binbaşı olarak görev yapmış olan merhum M. Şevki Yazgan. Onları derleyip yayına hazırlayan ise Kansu Şarman adında bir beyefendi. Savaş dolayısı ile de olsa gurbete çıkmış askerlerimizin ruh halini ve orada onların başlarından geçen ilginç hadiseleri güzel bir dille anlatan, oldukça eğlendirici ve bir o kadar da düşündürücü bir kitap. Kısacası, bulunup okunmasında meraklısı için çok fayda var.

Yalnız, hikayeye geçmeden şunu da belirteyim ki, kitap şimdi yanımda olmadığı için yazdıklarım, okuduklarımdan aklımda kalanlardan ibaret olacak. Yani, ufak tefek eksiklik-fazlalık olursa şimdiden affola diyelim ve geçelim hikayemize...

7 Temmuz 2014 Pazartesi

O da gelsin!

.
14 Mayıs 1950 tarihinde yapılan milletvekilliği seçimlerinin Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiç şüphesiz önemli bir yeri vardır. Bunun nedenini, bana okuyucu ile paylaşmam için aşağıdaki şiiri veren değerli hemşehrim Halil Kuru şöyle açıklıyor: 

"1950 yılında Cumhuriyet Halk Partisi tek başına iktidar idi. Seçim oldu 37 Millet Vekiline düştü. Demokrat Parti iktidar oldu. O zamanlar Osmaniye’de bir berber vardı; çok güzel taşlama şiir yazardı Sefil mahlasını kullanırdı. Şimdi sizlerle onun Halk Partisine yazdığı bir şiiri paylaşmak istiyorum."

O zamanın siyasi çekişmelerinden bir kesit yansıtması bakımında önemli bulduğum ve hatıra değeri olduğuna inandığım bu şiire sözü uzatmadan geçeyim ve (herhangi bir alınganlığa sebebiyet vermeyeceğini umarak) Demokrat Partili olduğu anlaşılan "Sefil" mahlaslı şairin o zamanın Osmaniye'sinin önde gelen (ve esasen hepsinin de birbirinden değerli olduğunu bildiğim) CHP'lilerinin adını vererek yazdığı bu taşlama ile sizleri baş başa bırakayım.