2 Aralık 2010 Perşembe

Anlaşmamızda anaya arvada küfür etmek var mıydı lan?!..

Aradan çok uzun zaman geçti, hikayedeki şahısları sadece şahsen tanırdım. İsimleri ise aklımda kalmamış ama olay enteresan olduğu için hâlâ hatırımdadır. Bizim ortaokul çağlarında olduğumuz zamanlardı. Eskiler bilir, Osmaniye'de şimdiki Cumhuriyet Meydanı'nın yerinde Merkez Ortaokulu vardı. Ortaokulun da hemen bitişiğinde de Enver Ardalı'nın kereste dükkânı... Ya bu dükkânda, ya da oralarda bir yerlerde 20 yaşlarında, kafadan biraz çatlakça, iri yarı bir marangoz kalfası çalışırdı. Bu çocuk, ortalıkta her daim belinde bir keser sokulu olarak gezerdi. Bir de, tombalacılık yapan, hemen hemen o da o yaşlarda, bir oğlan vardı. Bir gün, işte bu tombalacı, şimdiki adı Atatürk Lisesi olan o zamanki Osmaniye Lisesinde okuyan bir kıza aşık oluyor. Tabii o zamanın aşkı ne olacak, karşıdan karşıya elmalı dağlar!

Fakat bu tombalacı kardeş azimli bir aşık olmalı ki, sevdiği kızın, aşkından öne kendinden haberdar olması gerektiğini biliyor. Zira, "aşk durumu" o ana kadar platonik bir vaziyette seyretmekte. Kızın haberi bile yok! Neyse, bu tombalacı en yakın dert ortağı bir arkadaşına durumu açıyor. Birlikte duruma bir "formül" ararlarken, arkadaşının aklına bu çatlak marangoz kalfası geliyor. "Bak olum, böyle böyle biri var. Bunun cebine üç beş kuruş sokarız..." diyor, "bir paket de cıgara koyduk mu döş cebine, yapmayacağı yoktur. Ben onu ayarlarım, sen merak etme!.." diye kendinden emin bir şekilde konuşup, arkadaşını rahatlatıyor. Hesap şu: Bu kalfaya kızı uzaktan gösterecekler. Kızın güzergâhı da; bulvar üzerindeki şehir parkının yanından geçmekte. Bu kalfa, kız işte tam bu parkın yanından geçerken kızın arkasından hemen yetişecek ve lâfını atmaya başlayacak. Tombalacı da zaten orada bekliyor olacağından duruma derhal müdahale edecek ve hâttâ duruma göre kalfaya ufak tefek de girişebilecek. Böylece de tombalacı sevdiği kızın gözüne girmiş olacak.


Plan üzerinde mutabık kalındıktan sonra, gün kararlaştırılıp, kalfayla da "anlaşma" yapılıyor. Uzatmayalım, o gün geliyor, kız kalfaya gösteriliyor. Tombalacı da yerine mevzileniyor. Birazdan kız önde, kalfa arkada tombalacıya doğru çıkmış geliyorlar. Kalfa, tombalacıyı görünce başlıyor önünde giden kıza laf atmaya. Tam tombalacının önüne geldiklerinde, plan gereği tombalacı bu kalfanın önüne çıkıyor ve: "Ulan utanmıyor musun kıza laf atmaya!.." diyerek olayı başlatıyor. Öteki de; "atarım lan sana ne!.." mealinde cevaplar yetiştiriyor. Derken tombalacı bakıyor ki, oğlan rolünü iyi oynuyor. Kendisi ufak tefek, oğlan ise çam yarması! Daha bir coşuyor tombalacı, buna bir iki tane de sallıyor! Kapı gibi oğlan ama haliyle el bile kaldırmıyor, "abi mabi.." diyerek rolüne devam ediyor. Derken: tombalacı hızını alamayıp; "ulan anasını arvadını..." diyerek küfüre başlamaz mı! Kalfanın nevri dönüyor anında. Belinden keserini çektiği gibi; "ulan anlaşmamızda anaya arvada küfür var mıydı şerefsiz!.." diyerek tombalacıya hamle etmyor mu! Kız durumu görüyor: "Allah ikinizin de belasını versin, terbiyesizler!" diyerek öfkeyle "olay mahalli"ni terkederken, tombalacı canı derdine düşmüş kaçmakta, peşinde de elinde keseriyle bu kalfa!


Hay Allah iyiliğinizi versin yahu! :))

0 yorum:

Yorum Gönder