Rahmetli Hacı abi, Osmaniye'nin eşraf ailelerinden birine mensup, yakışıklı ve çok da iyi bir insandı. Genç denecek bir yaşta kalpten gitti. Allah rahmet eylesin... Şimdi bu Hacı abinin bir Enter kamyonu vardı. Rahmetlinin şoförlüğü de çok iyiydi yani...O zamanlar dış seferler yeni yeni başlıyor. Hacı abi de bir iki İran seferi yapmış bu arada. Derken Yemen'e bir yük çıkıyor, Hacı abi gitmem mi diyecek, düşüyor tabii ki yollara...Yolun da, o memleketlerin de yabancısı haliyle. Bir hayli yol aldıktan sonra tam çölün orta yerinde tekeri patlamaz mı?!.. Hemen iniyor, kriko mriko derken tekeri söküyor, bijonları yere koyup yedek tekeri de yerine takıyor ama bir de ne görsün?!.. Bijonlar yerinde yok!
Haydaa! Ulan, daha demin burdaydı, nereye gitti bunlar? Kör şeytan kör gözüne...derken, birden etraftan "çat, çat, çat" diye sesler gelmeye başlıyor. Hacı Abi, kafayı bir çevirse ki, ne görsün? Yolun kenarındaki hurma ağaçlarının tepesinde üç-beş maymun, ellerindeki bijonları birbirine vurup, oyun oynuyorlar! De buyur! Hacı abi ne yapsın? "Verin ulan şu bijonları" diyecek hali yok ya! Alttan bir kaç taş filan atayım diyor ama nafile! O upuzun hurma ağaçlarının tepesindeki maymunlara taş nasıl yetişsin! Hacı abi n'etsin, çaresiz beklerken bir kamyon çıka geliyor ve Hacı Abinin yanında duruyor. Hacı abi bakıyor ki, gelen bir Türk kamyonu. Selam sabahtan sonra; "Hayırdır gardaş?" diyor adam.... Hacı abi de durumu anlatıyor. Adam diyor ki: "Gardaş heralde sen buralarda yenisin. Yanında bulgurnan tereyağı var mı?" "He, var, n'oolacak ki?" diyor Hacı abi, merakla... Adam diyor ki: "Bak hemşerim, bu gâvurlar tereyağlı bulgur pilavını seveller. Bunlara hemen bir tereyağlı bi bulgur pilavı yap, ağaçların altına koy! Bunlar hemen aşşağı ineller, ellerindeki bijonları bırakıp, bulgur pilavına yumulullar. Sen de o arada bijonlarını kurtarırsın!" Hacı abi de bir "la havle" çekip, tüpü tencereyi çıkarıyor, denileni yapıyor ve böylece bijonları kurtarıyor!
Eh, her memleketin kendine göre adetleri var değil mi? Şayet Yemen'e yolunuz düşerse, yanınıza tereyağ ve bulgur almayı unutmayınız! :))
15 Kasım 2010 Pazartesi
Tereyağlı Bulgur Pilavı
Gönderen
Hikayeci: Vecihi Batmaz
zaman:
01:05
Bunu E-postayla Gönder
BlogThis!
X'te paylaş
Facebook'ta Paylaş
Etiketler:
Osmaniye'den Hikayeler
0 yorum:
Yorum Gönder