16 Ekim 2010 Cumartesi

Alıyosan böyle, almıyosan....

Bir yaz günü, öğle yemeğinden hemen sonra... Hava malûm, müthiş bir sıcak. Çukurova'nın meşhur sıcağının en müthiş haliyle hükmünü sürdüğü saatler...Rahmetli peder, yazıhanesinde. Hem gazete okuyor, hem kahvesini yudumluyor. Bizim Drejo ise, kaldırıma oturmuş, ayaklarını yola doğru uzatmış, boyu da uzun olduğundan ayakları kaldırım dışına taşmış, kasketi de indirmiş, elleri göbeğinde bağlı, öğle uykusuna dalmış. Tam bu arada: "Selamaleykim!" diye bir ses! Aksanından anlaşılıyor ki, bir Antepli, Drejo'ya hitap ediyor: "Eski haral satii misiniz eğem? (ağam)" Drejo, kafayı kaldırıp bakıyor ve: "He satiiyik". "Neçiye veriisiniz denesini ?" Drejo, bekletmeden cevabını veriyor: "5 Kâhat!". Halbu ki, haralın bırakın eskisini, yenisi bile bile bu fiyat değil! Antepli diyor ki; "Ula anan haraba gala, bunun yengisi gaç kâhat kim, sen esgisine 5 kâhat diysin?"

Drejo hiç istifini bozmadan: "Aliysen böyle, almiysen s.ggime!" deyivermesin mi? Adamcağız ekmek derdinde ama böyle bir cevap da yenilir yutulur gibi değil. "Ula, sigging gözünge çakıla dümbük pezevek, sen nasil adamsin böle..." demek durumunda kalıyor. Drejo'nun da istediği bu zaten, adamı sövdürmek! O da diyor ki: "Dümbik da sensen, pezavak da, sittir git lan başımdan!" diyerek ayağa kalkıyor ve derhal kavga pozisyonu alıyor. Bu arada rahmetli de dışarı çıkıp olaya müdahale etmek zorunda kalıyor. Zaten berberi, terzisi de dükkânlarından fırlamış, olay yerine çoktan gelmiş, tarafları yatıştırmaya çalışıyor. Antepli, babamı görünce, Drejo'nun patronu olduğunu anlıyor ve: "Sen efendi bi adama benziysen eğem, ne işin var böle dümbük pezavanklar ile..." diyor ama Drejo altta kalır mı, bu arada bile adamcağız ne derse iade edip, adamı çıldırtmaya devam ediyor: "Dümbik da sensen, pezavak da sensen..."


De buyur işte! Hiç yoktan çıkan meseleye bakın....

...

0 yorum:

Yorum Gönder