Efendim, hazır Drejo'dan söz açmışken, onun yeni bir hikayesini daha anlatarak, sıcağı sıcağına, onu bir daha anmış olalım.
Yıl yine 1960'lar... O günlerde Drejo'da bir hareketlilik var. Çınarlı Kahve ile Büyük Cami'yi ayıran taş duvarın, oldukça sota bir yerinde, kendinden oldukça yaşlı bir Kürt ile sürekli buluşuyor ve kendi aralarında hımır hımır, hararetle ve uzun uzun bir şeyler konuşuyorlar... Bu durum bir kaç gün devam etti. Belli ki, Drejo yine yeni bir iş peşinde... Millet de; kokusu nasıl olsa yakında çıkacaktır diye, merakla bekleşiyor. Derken, Drejo bir gün elinde bir paketle geliyor ve kendisini merak ve sabırsızlıkla beklediği belli olan o yaşlı Kürde el altından bu paketi teslim ediyor.
O günden itibaren bir kaç gün Kürt ortada görünmüyor... Drejo da Çınarlı Kahve ve civarında pek görülmez oluyor... Ama bir gün o yaşlı Kürt, beklenmedik bir anda çarşının orta yerinde Drejo'nun yakasına yapışıveriyor ve "Ver ulan paramı geri!" diyerek Drejo'yu sıkıştırmaya başlıyor. Drejo ise gayet sakin ve soğukkanlı bir şekilde davranıyor ve hiç alttan almadan:
- "Ne deyi parayı geri verecekmişim ula!"
diyerek, alttan almadığı gibi, bir de adama dikleniyor ve bu arada da, yakasını adamın elinden kurtarmaya çalışıyor. Amma gelgelelim adamın öfkesi ise bir türlü yatışmıyor!.. Ha bire dediği şu:
-"Verdiğin ilaç heç bir işe yaramamiştir! Sen beni gandırmişsen!"
Tabiatiyle, bu arada araya girenler oluyor ve bunları ayırıyorlar. Ayırıyorlar amma, adamcağızın canı o kadar fena yanmış olmalı ki, feryadının ardı arkası bir türlü kesilmiyor:
- "İlaç işe yaramamiştir! Paramı veracahsin ula!"
Drejo, nihayet gerekli cevabı bulmuş olmalı ki, o da adama şöyle diyor:
- "İlaçta gabahat yoktir! Agzinda iki dişi galmiş gariya ilaç ne etsin ula! İlaç buldum ise genç arvat da mı bulacagim sene (sana)! Ben gavat miyim pezavak, oni da sen bul!.. Bak o zaman ilaç işe yariy mi, yaramiy mi!.."
Böylece mesele de anlaşılmış oluyor... Emmim, Drejo'ya derdini açmış, o da bu fırsatı kaçırmayıp, kendisine "etkili" bir ilaç bulmayı vaat etmiş. Hatta, öyle anlaşılıyor ki, ilacın etkisini de "garanti" etmiş! Adamcağız da Drej'in istediği parayı bulup buluşturup avucuna saymış! Neticesi ise malûm!..
Her ne ise, böylece adamcağızın kafasını karıştırdı ve işin içinden, her zaman olduğu gibi bu defa da çıktı... Hem de faturayı anında adamcağızın yaşlı karısına kesivererek!..
.
27 Şubat 2011 Pazar
İlacın ne kabahatı var?l...
Gönderen
Hikayeci: Vecihi Batmaz
zaman:
07:54
Bunu E-postayla Gönder
BlogThis!
X'te paylaş
Facebook'ta Paylaş
Etiketler:
Drejo,
Osmaniye'den Hikayeler
0 yorum:
Yorum Gönder