Epeydir bizim "Drejo"dan söz etmez olduk, aklımıza gelmişken hemen onun bir hikayesini daha anlatalım da, üzerimizde hakkı kalmasın...
Drejo, Osmaniye'ye gelmeden evvel, epey bir zaman Adana'nın büyük çiftliklerinde ve köylerinde çalışmış. Zaman zaman, aklına estikçe, denk düştükçe oradaki anılarını anlatır, milleti güldürürdü. (Hemen söylemek gerekir ki, Adana'nın adamı; bizim buraların adamına nazaran daha bir haşindir, küfürleri ve şakaları daha bir ağırdır. Kısmı ekserisi, küfür etmek için ağzını açmayagörsün, -sümmü haşâ- Allah, kitap bırakmaz da, ne varsa yere indirir!...)
Bu kısa izahattan sonra mevzumuza dönecek olursak; yine böyle günlerden birinde Drejo, aldı sazı eine, anlatıyor: "Bir gün ... köyünün ağaları kahvede oturmuş yarenlik ediyorlar.(Hangi köy olduğunu söylemişti ama unuttum maalesef...) Çay, kahve derken, anlatacak lâf da bitiyor... Birazcık suskunluktan sonra birinin aklına bir muziplik geliyor ve ortaya: "Hadin gelin, arvatları yarıştırak, hangimizinki geride kalırsa onu becerek!.." Bu lafın üzerine, ötebaştan biri atılıyor: "Vallaha benim avrat bunu duymasın, bunu duydumuydu bir adım bile atmaz!.."
De buyur şimdi! Dedik ya baştan, Adana'nın adamı biraz acayiptir diye!..
.
23 Şubat 2011 Çarşamba
"Benim avrat bunu duymasın!.."
Gönderen
Hikayeci: Vecihi Batmaz
zaman:
12:56
Bunu E-postayla Gönder
BlogThis!
X'te paylaş
Facebook'ta Paylaş
Etiketler:
(18+) Hikayeler,
Adana Hikayeleri,
Drejo
0 yorum:
Yorum Gönder