.
Anı ve biyografi kitaplarını okumanın en hoş yanı nedir deseniz, tarihe mal olmuş kişileri okuyucuya "gayr-ı resmî" yüzleri ile de tanıtmalarıdır derim. Tıpkı size alıntılayarak aşağıda aktaracağım Kruşçev'in hatıralarında yer alan şu bölüm gibi:
"(..)Bu sonsuz ve can sıkıcı yemekler süresince, Stalin,
hikâyeler anlatarak bizi ağırlardı.
İşte Stalin’in anlattığı hikâyelere bir örnek daha:
“Bir gün kış günü, tüfeğimi alıp Yenisey Nehrini kayakla
geçerek avlanmaya çıkmıştım. Oniki verst (sekiz
mil) kadar gittikten sonra bir ağaç dalına konmuş keklikler
görmüştüm. Doğrusunu söylemek gerekirse onların keklik
olduğunu bilmiyordum. Ben bunları daha önce de avlamıştım,
ama, daha çok otlar arasında bulunduklarını sanıyordum.
Neyse, yaşayan öğrenir demişler. Yakına gelince
ateşe başladım. Ağaçta yirmi dört kuş, tüfeğimde de on
iki kurşun vardı. On ikisini öldürdüm. Gerisi kımıldamadan
dalda oturuyorlardı. Kurşun almak için dönmeye karar verdim.
Gittim, yeni kurşun aldım, döndüm. Kuşlar hâlâ yerlerinde
duruyorlardı." Ben sözünü kesip;
-"Ne demek istiyorsun, hâlâ orada
oturuyorlardı demekle?” diye sordum.
17 Mayıs 2019 Cuma
Avcılık ve "Atıcılık" konusunda Stalin'in bu kadar iyi olduğunu ben de yeni duydum
Gönderen
Hikayeci: Vecihi Batmaz
zaman:
04:48
0
yorum
Bunu E-postayla Gönder
BlogThis!
X'te paylaş
Facebook'ta Paylaş
Etiketler:
Avcı Hikayeleri,
Dünyadan Hikayeler