17 Mayıs 2019 Cuma

Avcılık ve "Atıcılık" konusunda Stalin'in bu kadar iyi olduğunu ben de yeni duydum

.
Anı ve biyografi kitaplarını okumanın en hoş yanı nedir deseniz, tarihe mal olmuş kişileri okuyucuya "gayr-ı resmî" yüzleri ile de tanıtmalarıdır derim. Tıpkı size alıntılayarak aşağıda aktaracağım Kruşçev'in hatıralarında yer alan şu bölüm gibi:

"(..)Bu sonsuz ve can sıkıcı yemekler süresince, Stalin, hikâyeler anlatarak bizi ağırlardı. İşte Stalin’in anlattığı hikâyelere bir örnek daha:

“Bir gün kış günü, tüfeğimi alıp Yenisey Nehrini kayakla geçerek avlanmaya çıkmıştım. Oniki verst (sekiz mil) kadar gittikten sonra bir ağaç dalına konmuş keklikler görmüştüm. Doğrusunu söylemek gerekirse onların keklik olduğunu bilmiyordum. Ben bunları daha önce de avlamıştım, ama, daha çok otlar arasında bulunduklarını sanıyordum.

Neyse, yaşayan öğrenir demişler. Yakına gelince ateşe başladım. Ağaçta yirmi dört kuş, tüfeğimde de on iki kurşun vardı. On ikisini öldürdüm. Gerisi kımıldamadan dalda oturuyorlardı. Kurşun almak için dönmeye karar verdim. Gittim, yeni kurşun aldım, döndüm. Kuşlar hâlâ yerlerinde duruyorlardı."  Ben sözünü kesip;

-"Ne demek istiyorsun, hâlâ orada oturuyorlardı demekle?” diye sordum.