29 Nisan 2011 Cuma

"Önünden geleni kapıyor, ardından geleni tepiyor!"

Geçen günkü hikayemizde atlardan bahsedince, bugün aklıma yine bir at hikayesi daha geldi. Unutmadan onu da hemen burada anlatayım. 


Efendim, sene 40'lı yılların sonu ve atlar da halen insanoğlunun emrinde hizmet görmeye devam ediyorlar. O zamanlar, bana bu hikayeyi anlatan merhum Nihat Sezgin amcamızın baba evinde de böyle hizmet gören üç-beş at var. Var ama bu atların içinde öyle biri var ki, elinden hem diğer atlar, hem de bakıcıları zar ağlıyor. Bu at, geceleri diğer atların yanına bağlandığında, amma erken, amma gece yarısı, mutlaka bir cıngar çıkarıyor. Ya sağındaki ile, ya solundaki ile, ama mutlaka bir diğer atla bir hır çıkarıyor. Böylesine huysuz bir at yani!.. O kadar ki, arabaya koşulsa, yanındaki atla dalaşıyor. O zamanlar, bu atlara göz kulak olan ise merhum Arabacı Mehmet efendi.. Mehmet emmim bakıyor oluş oluş değil, çareyi bu atı diğer atlardan ayırıp ayrı bir ahıra koymakta buluyor. Koyuyor ki, artık rahat bir uyku uyuya! Amma ne mümkün! Gece yarısı bunun bulunduğu ahırdan yine bir kişneme, yine bir bağırtı, yine bir çağırtı!.. "Ulan, bu sefer gene neye huylandı bu kâfir acep!.." diyerek söve söve uykusundan uyanarak ahıra koşan Mehmet emmim, içeri giriyor ki ne görsün?!.. Bu at, yanında yönünde kavga edebilecek kimseyi bulamayınca, bu sefer de başlamış mı kendi göğsünü koklayıp koklayıp çifte atmaya?!.. 

20 Nisan 2011 Çarşamba

Derviş At

Efendim, dünya meşgalelerinin bizi bir hayli meşgul etmesi, zaman zaman yazmaya uzun sayılacak bir ara vermemize sebep oluyor ise de, çok şükür, klavyenin başına oturma fırsatını yine de bulabiliyoruz. 


Bugün sizlere yine eskilerden, 1900'lü yılların başında yaşanmış, o zamanın Osmaniye'sinden bir hikaye, "Derviş At"ın hikayesini nakledeceğim. 


Efendim, malûm o zamanki devir at devri. Şimdiki gibi ortalıkta dolaşan model model arabalar olmadığından, o zamanlar ulaşım ve taşımada bunların yerini tutan tek vasıta olarak atlar kullanılırdı... Tabii, at deyince bunların hepsi de birdir demek değil. Bunun alı var kırı var, cinsi Arap olanı var, İngiliz olanı var... Hatta, yeri gelmişken şunu da söyleyelim de, hem bu vesile ile kayda geçmiş olsun, hem de Türk milletinin engin at kültüründen bir damla olmak üzere, nasihat mahiyeti taşıyan deyişlerden burada bir örnek vermiş olalım: