26 Ağustos 2011 Cuma

Aferim ulan Memmet!..

(Dikkat: Umumi ahlak ve adaba mugayir vak'a, lütfen +18 ve üzeri olanlar!..)

Sene 40'lı yılların sonu... Yer ve adres belirtmeyelim, bir ana ve genç kızının birlikte yaşadıkları bir ev... Kadın, gençlik zamanlarını bir hayli hızlı geçirmiş bir meslek erbabı. Emekliliğinin geldiğini düşündüğünde, son çalıştığı yer olan Osmaniye'de bir ev alıyor ve kızı ile birlikte sakin bir hayata geçiş yapmak istiyor. Fakat ne mümkün?!.. O dönem Osmaniye'sinin gençlerinden Topal Halil (hani o gâvur olan)  ve Mehmet ..... emmim, kadının kızına ayrı ayrı göz koymuşlar ve bu yüzden sık sık ev ziyaretlerine başlar olmuşlar. Kız da anasının kızı olduğundan, bunlar eve girip çıkarken birbirleri ile karşılaşmadıkça pek bir sorun çıkmıyor olsa da, kazara karşılaştıklarında, mutlaka bir itiş kakış oluyor. Çünkü, ikisi de kızı sahiplenmeye, "dost tutmaya" çalışıyorlar!.. Aradan zaman geçtikçe rekabet, tabiatı ile daha da bir kızışıyor. Mesele, mahalle sınırlarını da  aşıp, Osmaniye'ye kadar yayılıyor...
Bu arada yeni bir gelişme oluyor ve Rıza Sezgin'in (Deli Rıza) asker arkadaşı "Gemici Mustafa"(*) çıkıp Osmaniye'ye geliyor. Çok uyanık bir adam olan Gemici, kısa zamanda Osmaniye'nin "imine timine" vakıf oluyor ve az önce bahsettiğimiz kızın annesine imam nikahı kıyıyor ve hülaseten, kadının evine "iç güveysi" olarak giriyor. Gemici'nin nesine lazım, ona yatıp kalkacağı, çamaşırını vb. yıkatıp ütületeceği bir yer lazım, ondan gayrısı da pek mühim değil!.. Ne ise, kadının da, herhalde evde bir erkeğin olmasının; o malum hır-gürü önleyeceğini de düşündüğü anlaşılıyor ki, işi çok uzatmadan Gemici'yi kabul etmiş. Nitekim de, ne zaman bir "zamanlama hatası"dan doğan bir kargaşa vuku bulsa, Gemici "üvey kayınbaba" sıfatı ile duruma derhal vaziyet edip, "trafiği" yeniden yoluna koyuyor!.. Fakat ne olursa olsun, bu işin uzun müddet böyle devam edemeyeceği de ortada!.. Nitekim, aradan çok fazla zaman geçmeden bomba patlıyor!.. Kız, kendisini "ziyarete" gelen Topal Halil'i kabul etmiyor!.. Bu, beklenmedik durum karşısında izahat isteyen Topal Halil, uzunca bir üstelemeden sonra kızın ağzından "gerekçeyi" duyuyor. Kız diyor ki:

-"Beni bir daha arama Halil, ben Memmetten hamileyim!.."

Diyecek bir şey yok, Topal Halil, mağlup bir vaziyette, bir daha dönmemecesine, arkasına bakmadan çekip gidiyor. Meydan da, böylece Mehmet emmime kalmış oluyor. Kızın hamileliği de meraklı kulaklara çabucak ulaşıyor. Mehmet emmim de tabiatı ile zafer kazanmış bir komutan edası ile, artık her akşam, stressiz gürültüsüz şekilde eve girmenin huzurunu yaşıyor. Sabahları da yıkanıp paklanıp, başı dik bir şekilde ağır adımlarla çarşıya iniyor. İşte, yine böyle bir şekilde ağır ağır çarşıya inerken, Yedi Ocak mektebinin karşındaki kaldırımda sandalye atmış oturan rahmetli "Hösem Ağa"nın babası Ali Ağa (Keskiner), kendisine doğru gelen Mehmet emmimi farkediyor. Daha Mehmet emmimin; "Selamün Aleyküm Ali emmi!.." demesine bile fırsat vermeden atılıyor:

-"Aferim ulan Memmet!.. Bir mahalle şeyetti dutduramadıyıdı (tutturamadı idi) sen dutdurdun vallaha!.. Afferim ulan Memmet, afferim sana!.."

Mehmet emmimin "göksü", Ali ağa gibi ağır bir adamdan böylesine takdir(!) görmekle daha bir kabarıyor, başı daha bir dikleşiyor ve elini "göksüne" koyarak mukabelede bulunuyor:

-"Sağol emmi!.."

* * *

(Epey bir müddet buralarda görünmesem iyi olur herhalde!..) 
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
(*) Gemici Mustafa: Aslen Çanakkale/Ayvacıklı idi. On küsur yıl sürmüş askerliği sırasında Rıza Sezgin amcamız ile de askerlik yapmış, askerliği bittiğinde de, doğru onun yanına, Osmaniye'ye gelmiş enteresan bir adamdı. İleride nasip olursa, onun da epey ilginç hikayeleri var, burada paylaşırız.


0 yorum:

Yorum Gönder