14 Mart 2011 Pazartesi

"Bana bir dilekçe yaz!.."

Efendim, bugün Drejo'nun bir resmini bulduk da sayfalarımıza koyduk ya, aklımıza onun bir hikayesi daha düştü. Bugün de onu yazalım.


Drejo'nun Osmaniye'ye yeni geldiği yıllar... O yıllarda da, belediyede çalışan bir Hacı E. var. "Allah taksiratını affetsin..." desek bir faydası olur mu bilemiyoruz ama kimilerinin karşı cinsi bırakıp kendi cinslerine meylettikleri gibi bu Hacı Efendi de kendi cinsine karşı zaaf duymaktan kendini alamayanlardan biri  imiş... Onun bu zaafını bilenlerden ve Drejo'nun da saydığı birisi, bir gün bu Hacı efendiye diyor ki:


-"Oğlum Hacı, tam senin istediğin gibi birisi var, bana yanaşıp duruyor ama bilirsin benim bu taraklarda bezim yok. İstersen sana yollayım!.."

Hacı efendinin ağzı, anında kulaklarına varıyor:


-"Gönder, gönder!.." diyor ve ilave ediyor:


-"Ona tembih et, yanıma geldiğinde: 'Bana bir dilekçe yaz!..' desin, ben anlarım!.."


"Tamam mı, tamam!" deyip anlaşıyorlar.


Derken bu zat, Drejo'ya çarşıda rastlıyor ve ona:


-"Yahu Drejo, sana iyi rastladım. Şu belediyeye varıver de, Hacı E.'yi bul ve ona selamımı söyle! 'Bana bir dilekçe yazacaktın' de de, o anlar. O dilekçeyi alıver de bana getir. O beni biraz sallıyor, onun için almadan da gelme amma, olur mu?.." diyor. Drejo da:


-"Amma yaptın aga yav! Sen heç merak etme, ben şimdi yazdırır, sonra da alır sana gelirim..." diyerek, hızlı hızlı belediye binasına doğru yola koyuluyor.  Bu arada da belediyedeki memurlar öğle yemeği molası için belediye merdivenlerinden aşağı inmeye başlamışlar. Drejo da işte tam bu esnada Hacı efendiyi merdivenlerde yakalıyor ve:


-"Beni filan gönderdi, sana selamı var. Bana bir dilâkça yazacağsin!.."


Hacı efendi, Drejo'ya itin soğana baktığı gibi bakıyor... Beklediği; genç, parlak biri iken gele gele, zayıf kuru ve yaşlı birinin gelmesinden son derece şaşkın bir vaziyette olan Hacı efendi, Drejo'yu:


-"Şimdi çıkıyorum, sonra gel!.." diyerek , başından savmaya çalışsa da, Drejo'nun Kürt inadı tutmuş bir kere, vazgeçecek gibi deği! Habire diyor kil:


-"Yazacağsin!!!.."


Merdivenden gelip geçenler, bir mânâ veremedikleri bu duruma garip garip bakıp kafa sallıyorlar. Böyle ortalık yerde, yaşlı bir Kürdün de ha bire; "bana bu dilâkçayi heman yazacağsin!.." diye tutturması, Hacı efendiyi giderek terletmeye başlıyor! Bakıyor, oluş oluş değil, Drejo'nun bileğinden güçlüce kavrayıp, gözlerinin içine baka baka ve sert ama mümkün olduğunca yavaş bir sesle:


-"Ulan senin nerene dilekçe yazayım a pezevenk!.." diyor..


E, tabi onun bu cevabı üzerine de Drejo'nun kafası karışıyor ve Hacı efendinin yakasını bırakıyor...


Hacı efendi de daha sonra bu olayı kendine Drejo'yo yollayan zata anlatıyor ve:


-"Ulan oğlum, yapman böyle şeyler bana! Herif, kılığına bakmadan, tutturdu "bana yazacağsin!.." diye.. Etraftan durumu anlayacaklar diye de ödüm kopuyor, başımdan savana kadar o pezevekten ne çektiğimi , bir Allah bilir, bir de ben bilirim!.."


İşte böylece bir yaşımıza daha girmiş olduk... Neyse abi, siz siz olun, kendi dilekçenizi kendiniz yazın, sakın başkasına yazdırmayın!.. :)))




.

0 yorum:

Yorum Gönder