21 Temmuz 2017 Cuma

Bir Harun Reşit hikayesi daha...




Bugün sizlere anlatmayı epeydir ertelediğim Halife Harun Reşit'e ait bir hikaye daha anlatacağım. Erteledim zira, konu ile ilgili isimlere dair biraz daha bilgiye ihtiyaç vardı ama maalesef ki bu, bugüne kadar mümkün olmadı. Ben de bugün aklımda kaldığı kadarı ile anlatmaya karar verdim. Hikaye şöyle:

Harun Reşit Halife olduğu zaman, tebaasından bir kabilenin, (tıpkı kendinden evvelkilere de olduğu gibi)  halifeliğe biat etmemekte direndiği haberini alıyor. Bu durumu kabullenmesi de mümkün olmadığından, gidip bu kabilenin önde gelenleri ile görüşmeye karar veriyor. Uzatmayalım, gidip onlarla görüştüğünde, durumun şuradan kaynaklandığını görüyor:

Bu kabilenin önderi olan zat, o tarihten 90-100 yıl önce, o zamanki idare tarafından idam edilerek cezalandırılmış. Üstelik, mezarının yeri bile belirsiz olacak şekilde adamın cesedini gizlice gömdürülmüş! İşte bu sebepten, o kabile o gündür, bu gündür idareye küsmüş ve idareye karşı sürekli bir isyan hali içinde bulunmuş.

Durumun bu merkezde olduğunu öğrenen Harun Reşit ise, o kabilenin önde gelenlerine şöyle bir teklifte bulunmuş:



-"Peki, ben o zatın mezarının yerini bulursam bana itaat eder misiniz?.."

Onlar da hiç tereddütsüz:

-"Sen o büyüğümüzün mezarının yerini bize göster, bizler derhal sana boyun eğecek ve artık ondan sonra her emrine koşulsuz şartsız boyun eğeceğiz!.."

demişler.

Bunun üzerine Harun Reşit, onlardan mühlet isteyip, derhal araştırmalarına başlamış ve adamlarına şöyle bir emir vermiş:

-"Gidin, bu şehirde yaşı 100'ü aşmış kaç kişi varsa bulun bana getirin!.."

Bu haber üzerine şehre yayılan halifenin adamları, araya araya nihayet 107 yaşında bir adam bulmuşlar. Ama gel gör ki adam ne ayağa kalkacak, ne de konuşabilecek durumda! Bir şey soran olsa, soranın gözüne pel pel(boş boş) bakmaktan başka elinden bir şey gelecek halde değil...

Adamın bulunduğunu ve onun durumunu haber alan Halife, hemen adamın evine doğru yola çıkıyor. Fakat, adamcağızı o hali ile görünce de ister istemez büyük hayâl kırıklığına uğruyor. Öyle ya, kendi hesabına göre, kabile şefi öldürüldüğünde yaş itibarı ile aklı yeter bir insan olması gereken, fakat bu hali ile kendine bile bir hayrı dokunacak bir durumu bulunmayan bu adamcağız, nasıl olacak da Halife'nin sorularını cevaplayacak?..

Bu ümitsiz durum karşısında hayâl kırıklığına uğrayan Harun Reşit, kendisine yardımı dokunabilecek ikinci bir kişi olmadığının da farkında olarak, tek çarenin bu adamcağızı ne edip edip ayağa kaldırmanın bir mecburiyet olduğunu anlıyor ve adamcağızın başında uzun süre düşündükten sonra doğrulup, adamlarına şöyle bir emir veriyor:

-"Hemen ergenliğini tamamlamış üç tane terütaze(çok taze, körpe/TDK) genç kız bulun ve buraya getirin!.."

Emri alan halifenin adamları, bu emrin mahiyetine pek bir mânâ veremeseler de, "emir demiri keser" misali, aldıkları emri kısa sürede yerine getirerek, birbirinden güzel ve görkemli üç tane genç kız bulup Halife'ye getiriyorlar. Harun Reşit yatakta yatmakta olan yaşlı adamı işaret ederek bu kızlara diyor ki:

-"Bu adamı soyup iyice bir yıkayın ve siz de soyunarak bu adamı yatağına yatırıp, üçünüz üç yandan onu iyice bir sarın, ta ki kendine gelip, ayağa kalkana kadar!.."

Halifenin bu emri üzerine harekete geçen kızlar, halifenin dediklerini harfiyen yerine getiriyorlar ve neticesinde adam mucizevî bir şekilde ve hayret verici bir zindelikle ayağa kalkıyor! Halifeyi de yanına alıp;

-"O bahsettiğiniz adam idam edildiğinde ben 8-10 yaşlarında bir çocuktum. Onu işte şurada idam ettiler ve aha bir gece vakti de şuraya gömdüler!.."

diyerek, kabile şefinin mezarını eliyle koymuş gibi bulup gösteriyor.

Gösterilen yer kazıldığında da aranan kişinin kemiklerinin bulunması ile beraber, isyankar kabilenin mensupları arasında bir düğün-bayram havası esiyor ve böylece de Harun Reşit, o emsalsiz zekâsı ile, neredeyse bir asırdan beri kanamakta olan bir devlet yarasını da böylelikle sağlığına kavuşturmuş oluyor.

Devlet adamı olmak işte böyle bir şey, herkesin kârı değil...

Kıssada hisse, anlayan anladığı ile kalsın, anlamayan bilmediği çorbaya kaşık sokmasın!..










1 yorum:

Osmaniye dedi ki...

beğendim hikaye güzelmiş

Yorum Gönder