15 Mart 2012 Perşembe

Don Lastiği


Efendim, demeye gerek yok, askerlik hatıraları bir başkadır ve bizim kültürümüzdeki yerleri apayrıdır. İşte biz de bugün, daha iki yıl önce ani olarak kaybettiğimiz, tam bir Allah adamı olan değerli ağabeyimiz Erdal Özdemir (Kelle Erdal) merhumun, anlatılmaya değer küçük bir askerlik hatırasını sizlere aktaralım ve onu hem bu küçük hatırası ile analım, hem de biraz gülümseyelim istedik.

Merhum askerlik yaptığı zaman sene 1970'lerin ortaları idi ve askerliği Ağrı'nın Doğubayazıt kazasına çıkmıştı. Jandarma eri olarak gittiği Doğubayazıt da malûm İran sınırımızda bir kaza olduğu için kaçakçılık vak'aları eksik olmuyor. Bunun görev yaptığı jandarma birliği de bu kanunsuzluklara mani olmak üzere görevlendirilmiş bir birlik. Zaman zaman bu birlikten komutanlarınca seçilen askerler gurup halinde yol kontrollerine çıkıyor, çevirmeler yapıyor ve gelen geçen kamyonlarda kaçak mal arıyorlar. Çoğu zaman da elleri boş dönmüyorlar. Genelde çevrilen kamyonlarda muhtelif cins ve miktarda "kaçak mal" çıkıyor ve komutanlar, devletçe el koyulan bu kaçak mallardan operasyona katılan askerlere mükâfat babında birer ikişer bir şeyler veriyorlar. Dolayısı ile, birlikteki diğer askerler, arkadaşlarının ellerindeki mallara bakarak, bir gece önceki operasyonda ne tür bir kaçak mal yakalandığı konusunda bilgi sahibi olabiliyorlar.

Her operasyonda farklı farklı mallar yakalandığı için, eğer portatif siyah-beyaz televizyonlar, radyo-teyp vb. gibi değerli elektronik eşyalar yakalanmışsa, o günkü operasyona katılmış ve bundan pay almış askerlere gıpta ile bakılıyor ve onlar günün şanslı askerleri olarak anılıyor. İşte bu sebepten de, birliğin bütün askerleri, yapılacak operasyonlar için seçilmeye can atıyorlar. Haliyle her biri, askerlikleri bitmeden hiç olmazsa bir defa olsun bu operasyonlardan birine katılmak ümidi ile yanıp tutuşuyorlar. İşte, Erdal abi rahmetli de bunlardan biri. Askerliği nerede ise bitmek üzere ama ona halen böyle bir görev çıkmamış. Neyse, tam bundan artık ümidi kestiği bir gün, o günkü operasyona katılacaklar arasında kendisinin de ismi okunuyor. Sevinçten havalara hoplayarak, büyük bir şevk ve iştahla derhal hazırlanıp ekibe katılıyor ve yola koyuluyorlar.

* * *

Hava soğuk mu soğuk, her taraf buz kesmiş ama bu durum Erdal abime haliyle vız geliyor! Yol kenarında, sabırsızlıkla, ihbar edilen kamyonun gelmesini bekliyor. Neyse, gecenin bir vakti beklenen kamyon geliyor. "Dur, mur, evrak ruhsat!.." falan derken, kamyonun arkasına atlayıp, neticeten çadırını açıyorlar. Bizimkilerde merak had safhada. Hatta içlerinden; "Allah vere de içerde iyi bir şeyler olsa!.." diye dua bile ediyorlar.

Uzatmayalım, kamyonun arkasındaki balyalar bir bir açılmaya başlanıyor. Fakat o da ne?!.. Ulan, kamyon ağzına kadar "kaçak don lastiği" ile dolu!.. Hay ananı arvadını!.. Her şeyin yakalandığı görüldü duyuldu da, daha bu ...mun yerinde don lastiğinin adı dahi geçmedi idi!.. Böyle bir görev kırk yılda bir nasip olmuş, onda da çıka çıka bu çıkmış!..

Hepsi bir yana, ertesi gün bir de arkadaşların diline düşmek var, lâkin "şansımı ...im" demekten başka elden gelecek bir şey de yok!..

* * *

İşte bu hadise, rahmetlinin içine çok oturmuştu. Namazında niyazında bir adam olmasına rağmen, bu hadise ne zaman aklına gelse, okkalı bir küfür savurmaktan kendini alamazdı. Allah rahmet eylesin!



0 yorum:

Yorum Gönder