25 Aralık 2013 Çarşamba

Ah dede, vah dede!..


Geçen gün bir dostumuzun dükkânında bir kaç arkadaş tesadüfen bir araya gelmiş sohbet ediyoruz. Biz konuşup dururken dükkâna; benim daha önce hiç tanışmadığım ama bizim memleketi çok iyi tanıdığına konuştukça daha çok ikna olduğum, yaşı doksanı bulmuş fakat oldukça dinç bir amca girdi.

Adam öyle ki, enteresan bir şekilde Osmaniye'nin geçmişine dair ne sorsak teklemeden cevap veriyor, işin daha da ilginci, detaylara dahi inebiliyordu.

Durum bu olunca, arkadaşlar da haliyle heyecanlandılar ve her biri merakla adama dedeleri hakkında soru sormaya başladılar. Sorular ise birbirleri ile hep aynı:

-"Benim dedem nasıl bir adamdı?.."

Soruların yalınlığı karşısında adam da aynı yalınlıkla cevaplar vermeye başladı.

Kimimize:

-"Senin deden çok asabî (sinirli) bir adamıdı, sinirlendimiydi çok söverdi..."

Kimimize:

-"Seninki de çok buğazlı adam idi rahmatlı, guvatlı (kuvvetli) yemek yer idi..."

Şeklinde cevaplar verdi.

Derken soru sorma sırası yanımdaki arkadaşa geldi. O da keyifle:

-"Benim dedeme de filan efendi derler. Peki, söyle bakayım o nasıl bir adamdı?.."

Adamcağız "o dedenin" adını duyunca şöyle bir duraladı ve akabinde; "bak orda bir dur" dercesine elini şöyle bir kaldırdı ve: