31 Aralık 2015 Perşembe

Hani benim odunum?

Bizim buralarda bir söz vardır, derler ki: "Dağ adamı, hasta eder sağ adamı!.." Bugün anlatacağımız hikaye de aslında hem bu sözün, hem de değişik çalışan-aslında çalışmayan-bir mantığın altını çiziyor.

Hikaye şu ki, şehirlinin biri bir gün tatilini dağlarda, yaylalarda geçirmek istemiş. Hava da güzel olunca şöyle ormana doğru bir yürüyeyim demiş. Ora senin, bura benim derken bir de bakmış ki orman içinde bir hayli yol katetmiş. Bu kadar yol yürümeye alışkın olmayan bacakları ise haliyle kendisini taşıyamayacak kadar yorgun düşmüş ve iyiden iyiye hamlamış. Adamcağız tam da; "ulan ben ne yaptım, şimdi nasıl geri döneceğim?.." diye kaygıya kapılmışken bir de ne görsün, az ötede elinde baltası, nacağı ile bir köylü bir yük odun yapmış, onları eşeğine yüklemeye çalışıyor. Hemen köylünün yanına yanaşarak:

-"Selamınaleykûm hemşehrim, kolay gelsin" demiş.

Köylü de "Aleykümesselam!.." diyerek kendisine mukabelede bulunduktan sonra dikkatini yine işine vermiş. Adamsa devam etmiş:

-"Bu odunları şehre götüreceksin herhalde hemşehrim?.."

Köylü:

-"He ya, şehre götürüp satacağım..."

Adam:

-"Kaça satacaksın hemşehrim?..."

Köylü:

-"On liraya..."

Adam:

-"Hemşehrim, bak sana ne diyeceğim. O odunlar yerine şehre beni götür, sana aynı parayı ben vereyim. Hem ben o odunlardan daha hafif çekerim, hayvanın da çok yorulmamış olur..."

Bu teklif karşısında köylü şöyle bir düşünmüş ve adamın teklifi makul gelmiş:

-"Peki, tamam. Hadi eşeğe bin o zaman..."